6 Haziran 2013 Perşembe

Rehber

Tüm bu çalışmalarda büyük özveri ve gayretle çalışan, Sayın Ozan Tunçer, İnci Türkoğlu ve Yusuf Dehrioğlu'na teşekkürlerimi borç bilirim.

Onlar sayesinde bu yapımlar mümkün olabilmiş ve 5 lisanda dublaj imkanı sağlanmıştır.

Mecidiye Köşkü

Padişahlar tarafından Topkapı'da yaptırılan son köşktür. 1840 yılında Abdülmecit yaptırtmıştır. Bu dönemde, Osmanlı ailesinin kaldığı yer Dolmabahçe idi, ancak cülus törenleri hâlâ Topkapı'da yapılırdı. 

Esvap Odası

1859 tarihli yapı esvap odasıdır. Padişah, kutsal emanetleri ziyaret etmeden önce burada giyinirdi. Solunuzda, küçük sofa cami bulunur ve bu yapı 19 asır başı, Mahmut II dönemine aittir.

Sofa Köşkü

Sofa köşkü, 17. asır sonuna doğru Sadrazam Kara Mustafa Paşa döneminde yapılmıştır. Muhtemelen, lale festivali ve bahçede düzenlenen oyunlar esnasında padişaha tribün görevi görmekteydi.

Bağdat Köşkü

Bağdat köşkü terasın uç kısmında yer alır. 1639 yılında, Murat IV tarafından Bağdat fethini kutlamak için yaptırılmıştır. Geniş bir sundurmaya sahip çatısı bir seri sütun tarafından taşınır. Hem dış cephesi, hem de iç mekan duvarları mavi-beyaz İznik çinileri ile kaplı. Çinilerden bazıları köşkten daha eskiye tarihleniyor.

İftariye Kameriyesi

Altın kaplama bronz İftariye’yi, 1640 yılında Deli İbrahim yaptırdı. Tepeliği yaldızlı tunçtandır, tekne şeklinde olup 4 sütun tarafından taşınır. Mevsim müsait olduğunda, padişah İbrahim ramazan ayında iftarını burada açardı.

Sünnet Odası

Sünnet odası, 1641 yılında Deli İbrahim tarafından yaptırıldı. Dikdörtgen planlı bu köşkün iç ve dış duvarları İznik çinileri ile kaplıdır. Bu yapının geç bir dönemde sünnet odası ismini alması, 18. asırda Ahmet III'ün oğullarının sünnet düğününde kullanılmış olması nedeniyledir.

Revan Köşkü

 Bu sekizgen planlı, dışı mermer içi ise İznik çinileri ile kaplı bir köşktür. Murat IV tarafından Revan, bugün Ermenistan’ın başkenti olan Erivan şehrinin fethinin anısına yaptırılmıştır. Bu köşk aynı zamanda, sarık odası olarak da adlandırılmıştır. Sarıklar bir dönem burada muhafaza edilmiştir. Has odanın yılda bir büyük temizliği esnasında, hırka-i şerif ve diğer kutsal emanetler buraya konurdu.

4. Avlu ve Köşkler

Sarayın 4 avlusuna ulaşmak için bekçiler tarafından gözetlenen bir anıtsal kapı mevcut değildi, çünkü ziyaretçiler sarayda bu kadar uzak bir noktaya kadar gelemezlerdi. Bu bölüm kesinlikle padişahın ve yakınlarının kullanımına ayrılmıştı.
Burası avludan ziyade, teraslandırılmış geniş bir bahçe görünümündedir. İçindeki yapılar, farklı devirlerde, farklı padişahlar tarafından yaptırılmış köşklerdir.

Portreler Seksiyonu

Portreleri koleksiyonu, Enderun talebelerinin yatakhanesinde yer alır. Salonda portelerin yanı sıra geçici minyatür ve el yazmaları sergilerini de ağırlamaktadır.
Fatih sarayına İtalyan ressamları davet ederek portre sanatının gelişimine katkıda bulunmuştur. Kendisi de Gentile Bellini'ye poz vermiştir. Resimlerin bir kısmı, orijinalleri Avrupa müzelerinde olan örneklerin kopyalarıdır. Fatih’in orijinali, Londra’daki National Gallery’dedir ve kopyası, saray ressamı Zonare tarafından yapılmıştır.

Kutsal Emanetler

Bu yapı kökeninde, Has Oda olarak yapılmıştı. 40 enderun talebesi burada padişahın şahsi hizmetindeydi. Bu gençler, enderun okulunda en yüksek seviyeye ulaşanlar arasından seçilirdi.

Kare planlı bu yapı 4 kubbe ile örtülüdür. İç bölümler 4 oda halindedir ve sağda dipteki oda Has oda idi. Sarayın Fatih döneminde inşasından, 17 asır ortalarına dek padişahlar bu odada uyumuşlardır, daha sonra ise özel yaşamları Enderun avlusundan yavaş yavaş Harem'e kaymıştır.

Hazine Fatih Köşkü



Topkapı'da  oturan 3. padişah olan Yavuz Selim'den itibaren, sarayda lüks zevki yayılmaya başlar. Selim I ve oğlu Kanuni'nin kuyumculuk sanatını öğrenmeyi seçmişlerdir. Böylece kuyumculuk mesleğine özel bir prestij sağladılar. Bu önemin sembolü olarak, Topkapı kuyumcu atölyeleri birinci avluda sikkelerin basıldığı atölyenin yanında yer alırdı.

Padişahın ve sarayın isteklerine cevap ermek için, imparatorluk kuyumcuları çoğu zaman değerli taşlarla bezenmiş altın ve gümüşten göz kamaştırıcı eserler yaratmıştır
İmparatorluk hazinesi, 17. yüzyıl sonlarında başlayan gerileme dönemine dek seferlerden gelen savaş ganimetleri ile zenginleşirdi.
 Yabancı krallar, imparatorlar ve elçiler de ülkeyi ziyaretleri ya da tahta çıkış törenleri vesileleri ile padişahlara değerli armağanlar sunarlardı.
Hazine 4 salona bölünmüştür ve 15. asra tarihlenen bu binanın Fatih köşkü olarak adlandırılma nedeni, kendi özel dairelerinin nüvesi olarak burayı inşa ettiren Fatih Sultan Mehmet'tir. Bu salonlar en baştan beri, padişahların özel hazinelerinin zenginliklerini barındırmışlar, bodrum kattaki odalar tarihin bazı anlarında değerli eşyalarla dolup taşmıştır.


Kaftanlar Seferli Koğuşu


Enderun talebelerinin bu eski koğuşu, günümüzde tören kaftanlarını ve çeşitli Osmanlı kumaşları örneklerini barındırır.
sultanın savaşlardaki yakın korumaları olan seferli'lerin koğuşlarıydı. 3. avlunun binalarında Fatih yaşları 15 ile 30 arası yaklaşık 400 genci bir araya getirmişti. Amaç onları devletin idari ve askeri en üst düzeydeki görevlerine hazırlamaktı.
Bu bölümde bazı yastık kılıfları çatmadandır. Çatma dünyaca ünlü altın motiflerle bezeli kırmızı kadife bir dekorasyon kumaşıdır. Burada sergilenen kaftanları Fatih'ten başlayan kronolojik bir sırada görmek mümkündür. Osmanlı padişahları aynı zamanda halife unvanını da taşırlardı ve Sünni Müslümanların şefiydiler. Elbiseleri kutsal olduğu inancıyla özenle korunmuştur. Bu sayede bu koleksiyon oluşabilmiştir.


III Ahmet Kütüphanesi



 Bu binanın yerinde daha önceleri, havuzlu bir köşk varmış. sarayın birinci kapısı dışındaki III. Ahmet çeşmesi gibi, lale devrinin sanat anlayışını sergilemektedir. Bu çok zarif yapı, mermer levhalarla kaplı ve ona bir cami havası veren kubbelerle örtülüdür. Klasik tipteki bu kütüphane lale devrine özgü bazı motiflerle zenginleştirilmiştir. Buna örnek olarak kubbeleri süsleyen, lale biçimindeki bakırdan yapılmış alemler gösterilebilir.
 Bu binanın yerinde daha önceleri, havuzlu bir köşk varmış. sarayın birinci kapısı dışındaki III. Ahmet çeşmesi gibi, lale devrinin sanat anlayışını sergilemektedir. Bu çok zarif yapı, mermer levhalarla kaplı ve ona bir cami havası veren kubbelerle örtülüdür. Klasik tipteki bu kütüphane lale devrine özgü bazı motiflerle zenginleştirilmiştir. Buna örnek olarak kubbeleri süsleyen, lale biçimindeki bakırdan yapılmış alemler gösterilebilir.

Arz Odası

Çinilerle dekore edilmiş olup, tek bir kubbeyle örtülü çatısı mermer sütunların taşıdığı geniş sundurmalarla ileri doğru taşar. Bu odanın ilk yapılışı Fatih devrindedir, ama yazıtlarından Ahmet III ve Mahmut II tarafından restore edilmiş olduğu öğrenilir. 1856 yılında bu odanın mobilyalarının büyük bir kısmını yok eden bir yangın sonrası Abdülmecit tarafından tekrar restore ettirilir. Sadece 1596 tarihli baldakini ve yaldızlı tunç şöminesi alevlerden kurtulabilmiştir.

Akağalar kapısı

Bab-u Saadet Kapısı
yani mutluluk kapısı olan bu kapı, aynı zamanda padişahın evinin kapısı sayılır ve onun özel hizmetiyle görevli olan akağalar tarafından korunurdu.
taht kapısı, akağaların koğuşlarına yakınlığı nedeniyle, akağalar kapısı, padişahın arz odasına ve saray okulu enderuna buradan girildiği için arz kapısı ve Enderun kapısı da denirdi.
Bu kapı da Fatih zamanında yapıldı fakat 16. yüzyılda restore edildi ve 18. yüzyılda rokoko tarzında yenilendi.

5 Haziran 2013 Çarşamba

Harem Araba Kapısı

Haremdeki kadınlar, saraydan dışarı çıktıklarında bu kapıdan arabalarına bindikleri için, buraya araba kapısı denirdi. Bunun dışında üç kapısı daha vardır. Bunlardan biri üçüncü avluya, diğeri dördüncü avludaki sünnet odasının da bulunduğu taşlığa, sonuncusu ise Gülhane parkı tarafındaki Çinili Köşk’e açılır.

Adalet Kulesi

İstanbul’un çeşitli yerlerinden görülebilen ve şehrin simgelerinden biri sayılan dört köşeli kule ve altındaki divan. Kuleye, altındaki mekanlarda imparatorluğun en yüksek mahkemesi yer aldığı için, adalet kulesi deniyor. Bu binalar grubunun tarihi de Fatih’e kadar uzanıyor, fakat pek çok onarım ve değişiklikten geçmiş.

Silah Kolleksiyonu



Günümüzde silahlar seksiyonunun bulunduğu bina 2 katlı, kubbeli, taş ve tuğla masif duvarlı bir yapıdır. Osmanlılar burada Divan hazinesi olarak da adlandırılan dış hazinelerini muhafaza ederlerdi. Fatih döneminde bu hazinenin nerede korunduğu bilinmemektedir, çünkü bina 15. yüz yıl sonundandır.
Yeniçeriler Osmanlı imparatorluğunun savaşçı birliklerinin ana gövdesini oluştururdu ve kuruluşu 14. yüz yılın ikinci yarısında Murat I (1362-1389)döneminde olmuştur. İlk başlarda yeniçeriler 5 savaş esirinden birinden ocağa alınarak seçilirdi, daha sonraları ise devşirme sistemi uygulanmaya başlanmıştır.

Tıpkı yeniçerileri padişahı kendilerini besleyen bir baba gibi görmeleri gibi, çeşitli bölüklerin komutanları da çorbacı olarak adlandırılırdı ve yüksek rütbeli subaylar görevleriyle doğrudan alakalı olmayan, şef aşçı, aşçı, bulaşıkçı gibi mutfakla ilgili isimler taşırlardı. Yeniçerilerin en bilinen amblemi amblemi bakır kazandı.

Mutfak Seksiyonu ve Gümüş Kolleksiyonu

Diğer iaşe binaları gibi, mutfaklar da kendi içine dönük bağımsız bir semt görünümündedir. Avlunun sol tarafındaki yapılarda yağ ve sıvı yağ depoları, aşçıların, helvahane ustalarının ve mutfak çalışanlarının koğuşları ve iki cami yer alıyor. ve şerbetlerin hazırlandığı bölüm bulunuyordu. Mutfakların kendisi ise avlunun sağında sur duvarına diziliydi. Kubbeleri ve yüksek bacaları sarayın denizden görünümünün karakteristik şeklini oluşturur.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD Saltanat Arabaları

bu  arabaların asıl yeri, padişahların değerli binek atlarının da durduğu has ahırlar, fakat ahırlar genellikle kapalı olduğundan burada sergileniyorlar. 19. yüz yıl başına dek, atların çektiği arabalara saray kadınları binerler, daha nadir olarak da de bu tür arabalar yaşlı veya hasta padişahlar tarafından kullanılırdı. Burada hanım sultanların gezilerinde kullandıkları pencereleri kafesli bir araba örneği görülmektedir.

Topkapı Sarayı BelgeselHD Video ve DVD 2. avlu ve Taç Kapı

Birinci avluya bakan taçkapı üzerinde  Mahmut II ve  Mustafa III nın tuğraları ve 1758 yılındaki tamiratın yazıtı bulunmaktadır. 
Kapının kendisi Fatih Sultan Mehmet döneminden olup külah kubbeli sekizgen kuleler Macar esinlenmesi ile yapılmıştır ve kuşkusuz Kanuni'nin 16. yüz yıldaki Macaristan seferi sonrasından kalmadır.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD intro 09

Bu binaların çoğu ortadan kalkmıştır ancak 19. yüz yılın sonuna doğru buraya taşınmış olan Cellat Çeşmesi (ikinci kapıya gelmeden önce sağda) ve Darphane günümüze dek gelebilmiştir. İdam cezaları birinci avluda infaz edilir ve cellatlar kılıçlarını ve ellerini bu çeşmede yıkarlardı. İkinci kapının geçiş bölümünde iki yanda görülen odalar, aynı zamanda sarayın baş bahçivanı olan cellatbaşının ofisi.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD intro 08

Birinci avluya, yeniçerilerin toplanma yeri olduğu için, yeni,çeriler avlusu da denirdi. Birinci avluda, saray halkının ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik iaşe binaları bulunurdu. Çeşitli atölyeler, odun ambarı, bir hastane, bir ekmek fırını, bir hamam, ve ahırlar burada yer alırdı. Haremin dış duvarlarını ve depoları gözlemekle görevli Kız Bekçileri'nin koğuşları de burada yer alırdı.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD intro 07

 kilise, kutsal barışın simgesi olan Aya İrini kilisesi. İstanbul’un en eski kiliselerinden biri olup büyük ihtimalle imparator Büyük Konstantin tarafından, Roma İmparatorluğu başkenti buraya taşındığı sırada yaptırılmış. Aya Sofya yapılana kadar aynı zamanda patrikhane imiş. Nika isyanında Aya Sofya’nın yanı sıra Aya İrini de hasar gördüğünden, Jüstinyen tarafından tekrar yaptırılmış.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD intro 06

Saray halka açıktan özele doğru gelişen 4 avlu doğrultusunda organize olmuştur. Herkese açık ilk avlu, sarayın iaşesi için gerekli yapıları ve görevlilerin koğuşlarını barındırır. İkinci avlu her şeyden önce törenlerin mekanıdır, vezirler kurulu Divan buradaki yapılardan birinde toplantılarını yapar. Üçüncü avlu, padişahın özel dairelerinin iç oğlanlar okulu yani imparatorluğun gelecek yüksek dereceli memurlarının yetiştirildiği enderun'un yan yana yer aldığı bir alandır. Dördüncü avlu ise köşklere ayrılmıştır.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD intro 05

Tarihi boyunca bu yapılar topluluğu düzenli olarak bir gelişim içinde olacaktır. Birçok bina, yangınlar ya da depremlerle ortadan kalkacak, bazıları ise yenilerine yer açmak için yıkılacaktır. Kanuni Sultan Süleyman 16. yüzyıl ortasına doğru haremi, iktidara yakın olma arzusundaki zevcesinin de isteği doğrultusunda buraya taşımıştır.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD intro 04

Surlarla çevrili bahçelere dağılmış köşk tipi yapıların toplamından oluşan, haremi, camileri, kütüphaneleri ve dış hizmet binaları ile kapalı ve gizli bir şehir görünümü arz eder. Avlular ekseninde yapılanan köşklerin görünürdeki dağınıklığı aslında katı bir hiyerarşiyi gizlemektedir. Saray halka açıktan özele doğru gelişen 4 avlu doğrultusunda organize olmuştur.

Topkapi Sarayi Belgesel HD Video ve DVD intro 03

5 km uzunluğunda surların çevrelediği saray 700 000 metre karelik bir alana yayılır. Mekanın coğrafyası Osmanlı hanedanının göçer kökenlerine uygundur. Bu yapılar topluluğu batılı anlamda bir stil bütünlüğü oluşturmaktan uzaktır.  Avrupalı anlamıyla anıtsal bir saray değildir.

Topkapi Sarayı Belgesel HD Video ve DVD intro 02

Yapılan yeni saray, Dar-üs-saadet yani mutluluk evi adını taşıyordu. Topkapı ismi ise aslında Marmara denizi kıyısı surlarındaki bir kapının adıydı. Bu ismi burayı koruyan toplardan almıştı. Bir yangınla bu kapı ortadan kalktıktan sonra bu isim günlük konuşmada Türkler tarafından padişahın saray için kullanılır olmuştur.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD Intro

Yüzyıllar boyu Grek,Romalı, Bizanslı ve haçlıların birbirleri ardına hüküm sürdüğü Konstantinopolis surları içinde, Saray Burnu bir doğal kale görünümündedir. Fatih çalışmalara başlama emrini verdiğinde, deniz tarafındaki surlar hâlâ iyi durumdaydı, bu surları elden geçirip diğer bazı bölümleri güçlendirmek sarayın bulunduğu tepeyi izole etmek için yeterli olacaktır.

Topkapı Sarayı Belgesel HD Video ve DVD

Bizans başkenti Konstantinopolis şehri, kendisini koruyan 4 dizi surlarıyla bin yıldan fazla saldırganlara direnmişti ve bu şehir zapt edilemez olarak bilinirdi. Osmanlı Türklerinin ilk fetih girişimi 14. asırda Yıldırım Bayezit döneminde gerçekleşmiş ama başarısızlığa uğramıştır. Fetih, iki aya yakın süren bir kuşatmadan sonra Sultan Mehmet 2’ye nasip olmuştur. Osmanlı başkenti, fetihe kadar , eski adı Adrianopolis olan Edirne idi. alınan şehir, yeni ismiyle İstanbul, takip eden 2 yüz yıl içinde durmadan genişleyecektir.

Topkapı Sarayı DVD Belgesel

Topkapı Sarayı DVD Belgesel

Topkapı Sarayı DVD Belgesel Gezi Planı

Topkapı Sarayı DVD Belgesel Gezi Planı

Topkapı Sarayı DVD Belgesel Menu file

Topkapı Sarayı DVD Belgesel Menu file





Topkapı Sarayı DVD Belgesel Flyer

Topkapı Sarayı DVD Belgesel Flyer